Rüyasında bostan dolabı gören kimsenin, bu rüyası para biriktireceği ile yorumlanır.
FIKRACIK: Bostan dolabı ile ilgili şöyle bir fıkra vardır. Şeytan, bir sofunun yakasına yapışır (peşine takılır). Bir sene, iki sene derken tamı tamına sofunun peşinde tam kırk sene dolaşır. Bir gün şeytan sofuya şöyle yalvarır:
“— Ya hu, arkadaş! seninle tam kırk senedir arkadaşlık yapıyoruz. Bu gün de müsaade et de (izin ver de) seninle geleyim, beraber şu kırlarda dolaşalım” der. Bizim sofu, şeytanın isteğini kırmaz ve kabul eder ve şeytana:
“— Gel bakalım. Benimle gelsen de senin dediğini yapmam bilesin” der.
Kırda beraberce dolaşırlar ve sonunda ikisi de yorulup bir bostanın bahçesinde biraz dinlenmeyi kararlaştırıp otururlar. Aradan biraz zaman geçtikten sonra, şeytan arkadaşı sofuya: Arkadaş, müsaade edersen (izin verinsen) şöyle bir dolaşabilir miyim?” diyerek arkadaşından izin alarak bostanın etrafında dolaşır, sonra gelip oturur.
(Şeytan bu dolaşım esnasında bostan evinin önünde bağlı bulunan koçun bağlı olduğu kazığı oynatır. Bundan arkadaşının haberi tabii yoktur.)
Aradan kısa bir zaman geçer, geçmez bir gürültüdür, kopar. Koç bağlı bulunduğu kazığı çıkarır ve evin önündeki “Bahçe (Bostan) dolabının” aynasında kendi resmini görünce, kendisine rakip bir koç sanarak aynaya yüklenir. Tabii ki, ayna tuzla buz olarak parçalanır.
Bu kopan gürültüyü duyan bostan sahibinin hanımı, ne var, ne oluyor? diye koşar. Bakar ki, bahçe elbiseleri dolapla birlikte yerlerde!.. Kadın telaşla basar feryadı ve bahçıvanı çağırıp kes şu koçu diyerek emir verir. Bahçıvan, hanımefendinin emri, diyerek hiç düşünmeden koçu yatırıp oracıkta boğazlar (keser). Tam bu sırada bostanın sahibi (kadının kocası) gelir. “— Ne bu hal?” der.
Bahçıvan durumu anlatır. Adam öfkelenir, hanımına bir tokat aşk eder (patlatır). Kadın bir tokatla yere yığılı verir (yani ölür). Aradan çok kısa bir zaman sonra kadının erkek kardeşi gelir. Durumu görünce şok geçirir ve şaşkınlık içinde sorar. Bahçıvan durumu anlatır. Adam o şokla çeker tabancasını eniştesini bir kurşunla yere serer.
Şimdi şeytanla arkadaşlık eden ve hiçbir şeyden habersiz olan bizim sofu, şeytana sorar:
“— Ne oluyor veya ne oldu?” der. Şeytan:
“— Hiç, kazığı oynatmıştım.” der.